
Gebeliğin 1. Haftasında Neler Olur?

Sperm ortalama 12 saatte yumurtaya ulaşır. Çok sayıda sperm yumurtaya gitse de sadece bir tanesi yumurtaya tutunur. Gebelik döneminde haftalık hesaplamalar iyi bir gebelik takibi oluşturmayı sağlar. Gebelik son regl döngünüzden itibaren hesaplanmaya başlar.
Gebeliğin 2. Haftasında Neler Olur?

Siz farkında değilsiniz ancak bedeniniz bu hafta gebeliğe hazırlanıyor. Adet döngüsü 28 gün ise yumurtlama dönemi 14. güne denk gelir. Bu dönemde döllenme başlar ve gebeliğin başladığına işaret eder.
Elbette bu aşamada genellikle belirtiler görülmez ve çoğu kadın gebeliğinin farkına varmaz.
Gebeliğin 3. Haftasında Neler Olur?

Gebeliğinizin şu an 3. haftasınız ama elbette gebe olduğunuzdan haberiniz yok. Döllenmiş yumurtalar rahme doğru ilerliyor. Beta HCG hormonunun seviyesi hızla artmaya başlıyor. Bu dönemde;
🪷Lekelenme tarzı kanamanız olabilir.
🪷Bel ağrısı ve kramplar yaşayabilirsiniz.
🪷Adet gecikmesi görülebilir.
🪷Göğüslerde hassasiyet ve değişiklikler olabilir.
🪷Kokulara karşı duyarlılık yaşayabilirsiniz.
Bebeğinizin sağlıklı bir şekilde tutunup gelişebilmesi için sağlıklı ve dengeli beslenmeye, hekiminiz tarafından önerilen folik asit gibi vitamin takviyelerini düzenli olarak kullanmaya özen gösterin.
Gebeliğin 4. Haftasında Neler Olur?

Şu an 4. haftadasınız. Bu hafta adet gecikmenizle birlikte hamilelik belirtilerini hissetmeye başlayacaksınız.
- Adet kanamasında gecikme
- Göğüslerde hassasiyet
- Mide bulantısı
- Yorgunluk
- Sık idrar yapma isteği
- Kokulara karşı hassasiyet
ilk belirtiler arasında yer alır. Hem idrar testinde hem de kan testinde gebelik tespit edilebilir. Bu dönemde, embriyo her geçen hızla büyümeye başlar. Tutunma gerçekleştikten sonra ileride ihtiyaç duyacağı plasenta da oluşmaya başlar.
Gebeliğin 5. Haftasında Neler Olur?

Hamileliğinizin 5. haftasında yani 2. ayına giriş yaptınız. Artık hamile olduğunuzu ve heyecanlı bir serüvene başladığınızı biliyorsunuz. Embriyonuz bu hafta bir susam tanesi kadar. Plasenta ve göbek bağı oluştu ve bebeğiniz hızla büyümeye devam ediyor. Peki sizde ne gibi değişimler var?
💓Mide bulantısı
💓Göğüslerde ve meme başında hassasiyet
💓Karın ve kasık ağrısı
💓Kokulara karşı hassasiyet
💓Ruhsal bir takım değişimler gözlemleyebilirsiniz.
En sağlıklısı planlı hamilelik mi, yoksa sürpriz olanı mı?
Planlı hamilelik hem kadın hem de bebek için en sağlıklısıdır. Fiziksel ve ruhsal açıdan anneliğe hazır olmak çok önemlidir.
Bu duygulanım, gebelik sürecinde annenin panik ve depresif atak geçirmesini ciddi anlamda önlemektedir. Anne adayının üç ay öncesinden genel bir check-up’tan geçip, smear testi ve jinekolojik muayene yaptırması gerekmektedir. Türk kadınlarının büyük kısmında anemi (kansızlık) olduğu için anemi araştırması yapılması gerekir. Hepatit B, C, HIV ve kızamıkçık virüsleri bizim için gebelikteki en büyük sorunlardır. Eğer annenin kızamıkçık açısından bağışıklığı yoksa mutlaka kızamıkçık aşısı yapılmalıdır. Bu da hamile kalmadan en az 6 ay önce planlanmalıdır. Eğer hamilelikte kızamıkçık geçirilirse; bebekte ağır sakatlıklara yol açmaması için gebeliğin sonlandırılması gerekebilir. Aynı şekilde toksoplazma taramasıda önem kazanmaktadır.
Anne adayı sigara ve alkol gibi alışkanlıklardan kendini uzaklaştırmalıdır.
Anne adayının sigara ve alkol gibi alışkanlıklardan kendini uzaklaştırması gerekir. Bilindiği üzere sigara düşük riskini ve düşük doğum ağırlığında bebek doğurma riskini arttırmaktadır. Alkol ise doza bağımlı olarak bebekte anomaliye neden olmaktadır. Normalde bir sene korunmamasına rağmen çiftin çocuğu olmamışsa “neden olmuyor” diye araştırmaya başlanması gerekmektedir. Özellikle, anne ve babanın yaşı 35 ve üzerinde ise gebe kalma süresinin 6-8 aya indiğinin bilinmesi gerekir ve zaman kaybedilmeden uzman bir hekimden yardım alınmalıdır.
Her gece cinsel ilişki gerekmez.
Her gün cinsel ilişkiye girmek çocuk ihtimalini artırır mı? Önemli olan kadının yumurtlama dönemine yakın günlerde cinsel ilişkinin yaşanmasıdır. Her gece ya da gün aşırı cinsel ilişkiye girmek sonucu etkilemez. Adetleri düzensiz olan kadınlarda yumurtlama gününü tam olarak tayin etmek güç olabilir. O zaman vücut sıcaklığını ölçmek, işe yarayan bir işlem olabilir. Yumurtlamadan hemen sonra vücut sıcaklığı arttığı için yumurtlama dönemi test edilebilir. Adet gününü takiben 11 ila 17. günler arasında cinsel ilişkiye girildiğinde gebelik elde edilme olasılığı yükselir.
Gebelik Nasıl Oluşur?
Olgun dişi yumurta hücresi ile erkeğin sperm hücresinin kadının tüplerinde birleşmesi ile (döllenme) gebelik başlar. Döllenmiş yumurta (zigot), hormonal etki ile uygun hale gelmiş rahim iç duvarına (endometrium) tutunur. İmplantasyon olarak tanımlanan bu olayı takiben zigottan bebek ve bebeğin eşi (plasenta) gelişir.
Erken Gebelik Belirtileri
- Beklenen adetin gecikmesi: En sık rastlanan gebelik belirtisidir. Bazı kadınlar gebeliğe rağmen adet görebilirler, ancak bu adet genellikle normalden daha kısa ya da az olur.
- İmplantasyon kanaması: Bazı kadınlarda gebeliğin en erken belirtisi, lekelenme şeklinde kanama ve kramp tarzı karın ağrısı olabilir.
- Memelerde şişkinlik ve hassasiyet: Özellikle, gebeliğin erken dönemlerinde görülür.
- Meme başlarında (areola) koyulaşma, göbek çevresi, koltuk altı gibi bölgelerde deri renginde koyulaşma, yüzde lekelerin oluşması.
- Sabah bulantıları, kusma, aşerme, kokuya tahammülsüzlük: Sıklıkla gebeliğin 4-14. haftaları arasında görülür.
- Halsizlik, uykuya meyil ve yorgunluk.
- Bel ve baş ağrıları.
- Sık idrar yapma: Genellikle 6-8. haftalarda görülür.
- Vajinal akıntıda artma: Akıntı yumurta akı kıvamında ve kokusuzdur.
Gebelik İzlemi
Gebelik planlayan kadınlara gebelik öncesinde;
- Sigara kullanıyorlarsa bırakmaları ya da günde 3’ün altına düşürmeleri gerekir.
- Gebelik öncesinde Hepatit B, kızamıkçık (rubella) taraması yaptırmaları ve gerekirse aşılarını tamamlama tavsiye edilidir.
- Kilo fazlası olan kadınlar için kilo vermeleri önerilir.
- Günde 400 mikrogram folik asit kullanmaları, daha önceki gebeliklerinde anomalili bebek öyküsü (nöral tüp defekti) olan kadınlara ise günde 4 mg folik asit almaları,
- Akdeniz anemisi, kistik fibrozis gibi kalıtsal hastalıklar için taşıyıcı olan ya da ailesinde bu tip hastalıklar bulunan ailelerin genetik danışmanlık alması önerilir.
- Demir ilaçları gebelikten önce kansızlık (anemi) sorunu olan kadınlarda veya 26. gebelik haftasından sonra anemi gelişen kadınlarda gereklidir.
- Gebelikte fetal anomaliye rastlanma riski binde ikidir. Gebeliğin 10-14. haftalarında ultrason ile fetal anomalilerin %40’ı, 22-24. haftalarda %80’i belirlenebilmektedir. Unutulmaması gereken nokta; gebelikte yapılan tarama testlerinin %10’unda aslında bebekte sorun olmadığı halde sorun varmış gibi çıkabilmesidir.
- Gebeliğinizin sağlıklı bir şekilde devam etmesi, gebelik sırasında oluşabilecek problemlerin erken dönemde tanınabilmesi ve önlenebilmesi için gebelik süresince doktorunuzun önerdiği aralıklarla takip edilmeniz gerekmektedir.
Gebelik öncesinde bir sorunu olmayan kadınlarda genellikle önerilen izlem şekli ve gerekli tetkikler şu şekildedir:
- Gebelikte ilk muayene: Ultrason ile gebelik kesesi (gebeliğin 5-6. haftası) ve bebeğin kalp atımının tespit edilmesini (gebeliğin 7-8. haftası) takiben kan basıncı ve vücut ağırlığı ölçülüp kaydedilir. Gebeliğin riskli gebelik olup olmadığının tespiti için önceki gebeliklere ait bilgiler, bu gebelikte ortaya çıkan şikayetler ve anne adayının daha önce geçirdiği hastalıklar, ameliyatlar, kullandığı ilaçlar, sigara-alkol kullanımı, çiftlerin ailesinde kalıtsal hastalık olup olmadığı ve eşler arasında akrabalık olup olmadığı sorgulanmalıdır. Açlık kan şekeri, kan grubu ve hepatit testleri istenir. Eğer anne adayının HBs Ag pozitif ise doğum sırasında bebeğe geçişi önlemek için hemen doğumdan sonra bebeğe aşı ve immünglobulin yapılmalıdır. Aşı 2. ve 6. aylarda tekrarlanmalıdır. Gebeye ait son bir yıl içinde yapılmış smear testi yoksa rahim ağzından smear alınması önerilir. Kan uyuşmazlığı olan çiftlerde (anne Rh-, baba Rh+) bebeğin etkilenip etkilenmediğini belirlemek için indirekt Coombs (IDC) testi istenir. Doğumdan sonra bebek kan grubuna ve direkt Coombs testine bakılır. Bebek kan grubu Rh+ ve direkt Coombs testi negatif ise anneye doğumdan sonraki ilk 72 saat içinde Anti IgD aşısı yapılarak daha sonraki bebeklerin olumsuz etkilenmesi önlenmiş olur.
- İkinci muayene: 11-14. gebelik haftalarında vücut ağırlığı ve kan basıncı ölçümü yanında ultrason tekrarı gereklidir. Ultrason ile Down sendromu taraması için ense deri kalınlığı ölçümü ve burun kemiği (nasal kemik) varlığına bakılır; PAPP-A ve f-beta HCG ölçümü için kan alınır. İkili tarama testi ile Down sendromlu bebeklerin %90’ı tespit edilebilir. Rh- gebelerde IDC testi tekrarlanır. 16-18. gebelik haftalarında anne kanında bakılan HCG, östriol ve alfafetoprotein düzeyleri anne yaşı ve gebelik haftası ile birlikte değerlendirilerek (üçlü tarama testi) bebeğin Down sendromlu olma riski belirlenir. Bu test ile Down sendromlu bebeklerin %64’ü tespit edilebilir. Bu test sadece riski gösterir ve kesin tanı için gebeliğin ilk 3 ayında bebeğin eşinden örnek (CVS), ikinci 3 ayında ise bebeğin çevresindeki sıvıdan örnek (amniosentez) alınır.
- Üçüncü muayene: 22-24. gebelik haftasında vücut ağırlığı ve kan basıncı ölçümünü takiben tam kan sayımı için kan alınır. Hemoglobin değeri 11’in altında ise demir ilacı önerilir. Bu haftalarda ayrıca bebeğin tüm organlarının ve kalbinin detaylı olarak incelendiği ayrıntılı ultrason incelemesi ve doktorunuz gerekli görürse rahim damarlarındaki kan akımını inceleyen Doppler ultrason incelemesi yapılmalıdır. Gebeliklerin %4’ ünde ortaya çıkan gebeliğe bağlı şeker hastalığını (diabet) taramak için gebeliğin 24-28. haftaları arasında 50 gram oral glukoz yükleme testi yapılmalıdır. Bu testte aç veya tok karnına 50 gram glukoz içiminden 1 saat sonra kan şekerine bakılır. 140’ın üzerinde ise 100 gram glukoz ile yükleme testi yapılarak diabet tanısı konulur. Rh (–) gebelerde IDC testi tekrarlanır.
- Dördüncü muayene: 32. haftada kan basıncı ve vücut ağırlığı ölçümüne ek olarak bebeğin gelişimini değerlendirmek için ultrason yapılmalıdır. Rh (–) gebelerde IDC testi tekrarlanır.
- Beşinci muayene: 38-39. gebelik haftasında bebeğin tahmini doğum ağırlığı ve kemik çatınızın uygunluğuna bağlı olarak doğum şeklinin planlanması için yapılacak son ziyarettir. Kan basıncı ve vücut ağırlığı ölçümünün yanı sıra ultrason ile bebeğin ağırlığı, su durumu ölçülür, NST ile bebeğin kalp atışları değerlendirilir. 38. gebelik haftasından sonra NST ve ultrason takipleri doktorunuzun uygun gördüğü sıklıkta doğuma kadar devam eder.
Gebenin Acilen Hekime Başvurmasını Gerektiren Durumlar Nelerdir?
- Ani vajinal kanama,
- İnatçı kusmalar,
- Yüksek ateş ve başağrısı,
- İdrar yaparken yanma, sızı,
- Şiddetli karın, bel, kasık ağrısı,
- El ve yüzde şişme,
- Ani görme bozukluğu, göz önünde siyah noktaların uçuşması,
- İdrar miktarında azalma,
- Vajenden ani, bol miktarda sıvı gelmesi (amniyon kesesinin açılması),
- Bebek hareketlerinin azalması (normalde > 10/gün),
- Kilo alımının durması,
- Renkli, kokulu vajinal akıntı olması halinde gebe hiç vakit kaybetmeden hekime başvurmalıdır.
Gebelikte Beslenme
Sağlıklı bir gebelik dönemi için yeterli ve dengeli beslenme çok önemlidir. Ülkemizde beslenme sorunlarının yaşandığı grupların başında gebelik dönemi yer almaktadır. Gebelikte önerilen beslenme şekli, tüm besin çeşitlerinin dengeli ve düzenli olarak tüketilmesi esasına dayanır. Vücuttaki hücrelerin tamamının düzenli ve uyumlu çalışması protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve minerallerin yeterli ve dengeli alınması ile mümkündür. Gebelerde beslenmenin amacı annenin fizyolojik ihtiyaçlarını tamamlamak, besin depolarını dengede tutmak ve fetüsün fiziksel ve mental yönden sağlıklı gelişimini sağlamaktır. Çocuğun bedensel ve zihinsel büyümesi, gelişmesi doğum öncesi dönemde annenin iyi beslenmesi ile başlar. Hamileliğiniz süresince ne yediğiniz ve nasıl yediğiniz, çocuğunuzun gelecekteki sağlık durumunu etkiler.
Gebelik boyunca ortalama kilo artışı 10-14 kilo olmalıdır. Günlük enerji ihtiyacındaki artış ise sadece 150-300 kaloridir. Gebelik döneminde alınan fazla kilolar ve gebeliğe aşırı kiloyla başlamak doğumu güçleştirmekte ve sağlık sorunları yaratmaktadır.
GEBELİKTE TÜKETİLMESİ GEREKEN BESİN ÖĞELERİ
- KALSİYUM
Kalsiyum mineraline olan gereksinim doğumdan önce henüz anne karnındayken başlar. Hamilelik sırasında yeterli miktarda kalsiyum alınmazsa bebek ihtiyacını annenin vücudundan ve kemiklerinden sağlar. Bu da annenin daha ilerki yıllarda sağlığının olumsuz yönde etkilenmesine neden olur. Gebelikte kalsiyum kullanımı hem anne hem de bebek sağlığı için ciddi önem taşır. Ayrıca, gebelik döneminde kalsiyum eksikliği kramplarda artışa sebep olur. Kalsiyum, bebeğinizin gebeliğin 8. haftasından itibaren oluşmaya başlayan kemik ve dişlerinin gelişimi için gerekli bir mineraldir. Kalsiyum açısından zengin besinler peynir, süt, yoğurt ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Ancak besinlerle alınan kalsiyum, yeterli gelmeyeceği için dışardan takviye edilmelidir.
- PROTEİNLER
Gebelikte protein ihtiyacı yüzde 30 oranında artar.Dolayısıyla soframızdan yoğurt, süt, peynir, fasulye, mercimek ve yumurtayı eksik etmememiz gerekir. Hayvansal gıdalardaki yağ mümkün olduğu ölçüde alınarak, etin yağsız şekilde tüketilmesi önerilir. Ayrıca, balıkta proteinden başka bulunan omega 3 ve omega 6 yağ asitleri de bebeğin zeka gelişimini olumlu etkileyen maddelerdir.
- KARBONHİDRAT
Bu gıda türü vücudun enerji kaynağıdır, enerji vücutta hareket ve organların çalışması için gereklidir. Fakat, bu gıdalar gebelikte fazla alındıklarında aşırı kilo artışına neden olabilirler. Gebe kadınlar tarafından aşırı kilo alma korkusuyla bu tür gıdaların alımının azaltılması iyi sonuçlar doğurmayabilir. Bunun yerine bu yararlı gruptan gıdalar seçilerek tüketilmelidir. Karbohidratlar iki çeşittir; şeker, bal, yaş pasta gibi basit karbohidratlar ve ekmek, fasülye, patates, bezelye gibi kompleks karbohidratlar. Basit karbohidratlar, çok yüksek oranda kalori kaynaklarıdır ve gebeler tarafında fazla tüketilmemelidir. Kompleks karbohidratlar özellikle kepekli buğday gibi lifli tipleri az kalori içerdikleri ve besleyici oldukları için gebelikte daha rahatlıkla tüketilebilir. Yine de kompleks karbohidratlar, gebelikte gereğinden fazla alınmamalıdır. Örneğin; her yemekte bir dilim kepekli ekmek yeterli olacaktır.
- DEMİR
Hamilelikte dışardan demir alımı gereklidir. Gebe ve emziren kadınlara günde 30-60 mg demir desteği önerilmektedir. Çünkü gebelik esnasında anneden fetüse 300-500 mg demir geçişi olmaktadır. Gebeliğin ilk yarısında demir gereksinimi artışı çok olmadığı için, besinlerden demir alınması yeterli olacaktır. Ancak, gebeliğin ikinci yarısında hem annenin kırmızı kan hücrelerindeki artış hem de fetüsün hızlı büyümesi nedeniyle, demir gereksinimi artacaktır. Bu da yalnız besinler yoluyla sağlanamayacağı için, dışardan demir alınması gereklidir. Demir eksikliği anemisi eğer çok ciddi değilse gebeliği tehlikeye sokmaz ama ciddi olduğu zaman bebekte intra uterin büyüme geriliğine ve erken doğuma yol açabilir. Demir eksikliğini en aza indirebilmek için kan yapıcı; pekmez, kuru üzüm, kırmızı et, yumurta ve kuru baklagillerden zengin gıdaların tüketilmesine önem verilmelidir. Ayrıca, C vitamininden zengin meyve ve sebzeler de bağırsaklardan demir emilimini arttıracaklardır.
Genelde 4. aylardan sonra başlanılan demir hapları kesinlikle sütle birlikte içilmemelidir. Çünkü süt, demirin emilimini azaltmaktadır.
- C VİTAMİNİ
C Vitamini hamilelik döneminde oldukça önemlidir. Fetal doku gelişimi ve demir emilimi açısından gereklidir. Son araştırmalara göre, bu vitaminin yetersizliği erken doğumla ilişkilendirilir; C vitamini amniyotik kesenin oluşmasına katkıda bulunur. Bizi enfeksiyon ve toksinlere karşı koruyan ve direncimizi arttıran C vitamini tüketimimizin yeterli olmasına dikkat etmeliyiz. Önerilen günlük doz 85 mg’ dır. Bu doz, doğum öncesi vitamin gereksiniminden biraz daha fazladır. İhtiyacınız olan ekstra C vitaminini bu vitaminin bulunduğu meyve ve sebzeleri bol bol yiyerek alabilirsiniz. Vücutta depolanmadığı için her gün belli bir miktar alınmalıdır. Besinleri tazeyken tüketmeli, iyi yıkanmış sebzeleri çiğ ya da az haşlayarak yemelisiniz.
- FOLİK ASİT
Folik Asit, yeşil yapraklarda yaygın olarak bulunan, bebekte sinir sistemi hastalıkları riskini azaltan, hücre büyümesi ve organ gelişiminde rol oynayan bir B vitaminidir. Vücutta depolanmadığı ve gebelik süresince normalden fazla alınması gerektiği için her gün alınmalıdır. Bu maddeye doğal halde taze sebze, meyve, patates, baklagiller, kepekli ve süt ürünlerinde rastlanır. Diğer vitaminler gibi folik asiti de tablet halinde alabilirsiniz. Eğer sağlıklı ve değişik (çeşitli) şeyler yiyiyorsanız, yeterli folik asit alıyorsunuz demektir. Fakat hamile kalmak istediğiniz zaman, hamileliğinizin başlangıcında biraz daha fazla folik asite ihtiyacınız vardır. Gebelik öncesi 3 ay dışardan folik asit desteği alınabilir.
- LİFLİ GIDALAR (Posalı gıdalar)
Özellikle sebze ve meyve yemek gebe kadına vitamin ve sıvı sağlayacaktır. Bu gıda türleri ayrıca içerdikleri bitkisel lifler nedeniyle bağırsak çalışmasını düzenler. Lifli gıdaların tüketilmesi ve bol su içilmesi ile gebelikte sık görülen kabızlığın önüne geçilecektir. Gebe kadınlar tarafından her gün en az iki veya üç çeşit sebze veya meyve yenmelidir. Kepekli besinler de lif içerir, ancak diğer bazı besinlerin bağırsaklardan emilimini azalttığından aşırı tüketilmemelidir. Örneğin elma, salatalık veya domates yerken mümkünse kabuklarının soyulmaması gerekir. Yeterli lifli gıda alımı için her yemekte hatta kahvaltıda bile bir büyük tabak yağsız ve az tuzlu salata yemek iyi bir çözüm olacaktır.
- YAĞLAR
Bunlar vücutta enerji kaynağı ve bazı gıdaların bağırsaklardan kan dolaşımına emilmesi için gereklidir. Omega-3 ve omega-6 tipindeki yağlar vücutta üretilmezler ve gıdalarla birlikte yeterli olarak alınmalıdırlar. Bu tip yağlar örneğin ceviz, fındık ve balık yağında bulunur, böylece gebelikte bunların tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Gereğinden fazla yağ alınımı, özellikle tereyağı ve kırmızı et kaynaklı yağların tüketilmesi gebelikte aşırı kilo alımına neden olabilir. Yemeklerde bitkisel yağların kullanılması daha sağlıklı dır.
- GEBELİKTE SIVI ALIMI
Gebelik döneminde böbreklerin daha hızlı çalışması, vücudun sıvı miktarının artması ve nihayet büyümekte olan bebeğin (bebeklerin) artmış olan ihtiyaçları nedeniyle sıvı alımı artmalıdır. Günlük alınması gereken minimum miktar 2-2,5 litre olmalı ve susama hissi olmasa dahi belli aralıklarla düzenli olarak sıvı gıda alımı sürdürülmelidir. Özellikle bol su tüketimi idrar yolu enfeksiyonu, oligohidramnios (bebeğin amnion sıvısının normalden az oluşu), erken doğum eylemi, solunum yolu enfeksiyonları, kabızlık, ishal gibi pek çok durumda koruyucu veya tedavi edici olabilir.
Gebelikte çay, kahve, kolalı içecekler ve kakao önerilmez. Maden suyu (soda) içilmesinin ise bir sakıncası yoktur.
BESLENME İÇİN İPUÇLARI
- Demir ihtiyacı günlük ortalama 30 gramdır. Dördüncü aydan sonra demir eklemesi yapılmalıdır.
- Gebelerin kalsiyum ihtiyacı gebe olmayan kadınların ihtiyacının iki katı kadardır.
- Bu ihtiyaç 1200 mg/gündür. En iyi kalsiyum ihtiyacı süt ve süt ürünlerinden karşılanabilir.Ancak alınan besinlerle kalsiyum, yeterli gelmeyeceği için dışardan takviye edilmelidir.
- Vitamin ihtiyacı yeteri kadar sebze ve meyve tüketimiyle sağlanabilir. En önemli eksikliği görülebilecek vitamin B1-2 ve Folik asittir. Hayvansal kaynaklı besinlerin veya alternatiflerinin tüketimi ile bu ihtiyacımız da giderilebilir.
- Dördüncü aydan sonra çok gerekli görüldüğü taktirde kontrollü biçimde dışardan vitamin desteği yapılabilir.
- Günde 3 dilim ekmeği aşmayın. Pilav, makarna gibi gıdaları 2-3 kaşıktan fazla tüketmeyin.
- Mutlaka 8-10 bardak su için. Kola, gazoz ve şekerli içeceklerden uzak durun.
- Kızartmanın her türlüsünden kaçının.
- Alkol almayın.
- Konserve, tatlandırıcı ve hazır gıdaları tercih etmeyin.
- Turşu gibi aşırı tuzlu gıdalardan da kaçının.
- Öğünleriniz sık ve az az porsiyonlar halinde olmalıdır.
- Aldığınız gıdaların taze olmasına dikkat edin.
- Yediğiniz gıdalarda “çeşitliliğe” önem verin.
- Aşırı yağlı, tatlı, baharatlı ve kalorili gıdalar yerine protein ve karbonhidrattan zengin, yağ oranı düşük besin öğelerine yönelin.
- Yemeklerde iyotlu tuz kullanın.
Gebeliğin Hafta Hafta Gelişimi
Birinci-dördüncü gebelik haftası
Adet döneminin bitmesini takiben vücudunuz yumurtlama (ovulasyon) için hazır durumdadır. Kadında son adetin ilk gününden itibaren 11-19. günler arasında ovulasyon olur. Cinsel ilişki ile vajene salınan sperm hücreleri rahim ağzından geçerek rahme ordan da tubalara ulaşır ve bu sperm olgun yumurta ile birleşerek zigotu oluşturur. Zigot tubadan rahme geçerken bölünür ve morulayı oluşturur. Morula rahme ulaştığında “blastokist” adını alır. Döllenmeden 6-10 gün sonra blastokist uterus duvarına tutunmuştur ve bu aşamadan itibaren embriyonik dönem başlar. Bu dönem beyin ve sinir sistemi, omurga, kalp ve dolaşım sistemi, mide ve bağırsak gelişiminin başladığı evredir.
Beşinci gebelik haftası
Kol ve bacak çıkıntıları belirir. Kalp atımları ultrasonda görülebilir. Plasenta ve göbek kordonu gelişir. Plasenta gebelik için önemli bazı hormonları salgılamaya başlar. Göbek kordonu bebeğe oksijen, besin transferi ve atıkların uzaklaştırılması için gereklidir. Bu dönemde ayrıca daha sonra gözleri ve kulakları oluşturacak yapılar belirir.
Altıncı gebelik haftası
Akciğer, burun, çene ve damak gelişimi başlar. Kol ve bacak gelişimi devam eder. Beynin daha kompleks bölümleri bu dönemde gelişmeye başlar. Gözlerde lens yapısı belirir. Burun delikleri oluşur. Bağırsak gelişimi devam eder. Bağırsak başlangıçta bebeğin gövdesinin dışında, göbek kordonunun içinde yerleşirler. Pankreas bu dönemde gelişmeye başlar.
Yedinci gebelik haftası
Bu dönemde büyüklüğü bir aspirin tableti kadar olan embriyonun tüm hayati organları gelişmeyi sürdürür. Kıl follikülleri, göz kapakları ve dil gelişmeye başlar. Dirsekler ve el-ayak parmakları görünür hale gelir; gövde düzleşmeye başlar. Gözler, kulaklar ve burun belirginleşir. Dişetinin altında diş gelişimi başlar.
Sekizinci gebelik haftası
İç ve dış kulak gelişimi devam eder. Kıkırdak ve kemik formasyonu başlar. Bağırsak göbek kordonundan bebeğin karnının içine doğru yer değiş
tirir. Bu haftadan sonra embriyonik dönem sona erer, fetal dönem başlar.
Dokuzuncu-on üçüncü gebelik haftası
Dokuzuncu hafta civarında bebek hareketlenir, ancak bunlar anne tarafından fark edilmez. Yine bu haftalarda bebek parmaklarını oynatabilir. Plasenta fonksiyonu esas bu dönemde başlar ve devam eder. Onuncu hafta civarında el ve ayak parmakları birbirlerinden ayrılır. Saç ve tırnak gelişimi başlar. Fetüsün genital organları erkek ya da dişi olarak uygun cinsiyette farklılaşmaya başlar, ama henüz ultrasonda bebeğin cinsiyeti net olarak görülmez. Böbrek fonksiyonu için gerekli amnion sıvısı birikmeye başlar. Bu dönemde göz kapakları kapanır ve 28. haftaya kadar kapalı kalır. Böylece iris gelişimi ve göz renginin belirlenmesi sağlanır. Ses telleri (vokal kord) gelişmeye başlar. Gözler ve kulaklar normal yerlerine doğru yer değiştirirler. On ikinci hafta civarında karaciğer ve pankreas çalışmaya başlar. On üçüncü hafta civarında nefes alma-verme hareketleri başlar. Boynu biraz uzar ve elleri daha fonksiyonel hale gelir. Bu haftalarda fetüs başının büyüklüğü bebeğin toplam büyüklüğünün yarısı kadardır.
On dördüncü-on altıncı gebelik haftası
Bu haftalarda bebeğin cildi ince ve saydamdır, üzeri “lanugo” denen ince tüylerle kaplıdır. Tiroid bezleri gelişir ve hormon salgılamaya başlar. Erkek bebeklerde prostat bezi gelişir, dişi bebeklerde yumurtalıklar karnın alt tarafına doğru yer değiştirir. Bu haftalarda bebek hareketlerini hissedebilirsiniz, çünkü parmak emme, yakalama, kaş çatma, yüz buruşturma da dahil bir çok hareketi yapabilir. Kol ve bacakları uzamaya devam eder. El ve ayak tırnakları büyür. Orta kulaktaki küçük kemikler gelişmeye başlar ki bu ilerde işitebilmesi için gereklidir. Bu dönemde düzenli göğüs kafesi hareketleri görülür, amniotik sıvıyı yutar ve kusar. On altıncı hafta civarında deri altında yağ birikimi başlar. Parmak izi de bu dönemde gelişmeye başlar.
On yedinci-yirminci gebelik haftası
Bu haftalarda bebek hareketleri daha fazla hissedilir hale gelir. Kaşlar ve kirpikler gelişir. On sekizinci hafta civarında peynire benzeyen, anne karnında bebeği amniotik sıvıdan koruyan ve tüm cildi kaplayan “verniks” denilen madde oluşmaya başlar. Akciğerlerde küçük hava kesecikleri oluşmaya başlar. Bu dönemde bebeğin kalp sesleri annenin karnının üstünden “stetoskop” denen aletle duyulabilir. On dokuzuncu hafta civarında aynı yeni doğmuş bir bebek gibi uyuma-uyanma periyotları gösterir. Bu haftalarda sinyal iletimini sağlayan “myelin” denen madde ile sinirlerin üzeri kaplanmaya başlar. Saçlar belirgin hale gelir, süt dişleri gelişir, böbrekleri çalışmaya başlar. Kız bebeklerde uterus (rahim) gelişimi başlar. Yirminci haftadan sonra bebeğin gelişimi daha hızlı şekilde devam eder. Kas gelişimi belirgindir. Anneden bebeğe geçen ve doğumdan sonra 6 ay daha korumaya devam eden bağışıklık hücrelerinin transferi başlar. Beynin özel bölümlerinde koku ve tat alma, dokunma gibi görevleri olan sinirler gelişir. Bu haftalarda bebek seslere hafif tepkiler verebilir.
Yirmi bir-yirmi üçüncü gebelik haftası
Bu haftalarda lanugo tüm vücut yüzeyini kaplar ve cilt altı yağ kalınlığının artması sebebiyle fetüs yeni doğan bebek görünümü almaya başlar. Gözlerin gelişimi tamamlanır. Karaciğer ve pankreas gelişimini tamamlar. Vücudun hastalıklara karşı savunması için gerekli beyaz kan hücreleri (lökositler) gelişmeye başlar. Yutma hareketlerinin artması ile kalın hareketleri başlar. Kız bebeklerde vajen gelişimi başlar. Yirmi birinci hafta civarında bebeğin ağırlığı 360 grama ulaşır. Yirmi ikinci hafta civarında kaş ve kirpik gelişimi tamamlanır. Bebek sesleri daha iyi duymaya başlar. Beyin gelişimi hızlanır. Erkek bebeklerde testisler yerlerine doğru iner, sperm hücrelerinin üretimi ve testosteron salınımı başlar.
Yirmi dört-yirmi yedinci gebelik haftası
Bu haftalarda tat almayı sağlayan dil kabarcıkları gelişir. Ter bezleri oluşur. Akciğer gelişimi hızlanır. Yirmi beşinci hafta civarında akciğerlerde kan damarları gelişir. Ağız çevresi ve dudaktaki sinirler daha hassas hale gelir. Yakalama ve kavrama refleksleri daha fazla gelişir. Yirmi altıncı haftada bebeğin ağırlığı 750 gram kadardır. Akciğerler doğumda genişlemeyi sağlayan “sürfaktan” denilen maddenin salınımına başlar. Yirmi yedinci haftada beyin gelişimi hızlanır. Kulaktaki sinir yapılarının gelişimini tamamlaması nedeniyle seslere daha duyarlıdır. Amniotik sıvı içinde yaptığı nefes egzersizleri bebeği doğum sonrası nefes alıp verebilmesi için hazırlar. Göz kapakları açılır ve bebek ışığı-karanlığı fark edebilir hale gelir.
Yirmi sekiz-otuz ikinci gebelik haftası
Bu haftalarda gebeliğin son haftalarındaki kadar yoğun olmasa da yağ depolanması devam eder. Kas ve kemik kitlesindeki artmaya bağlı olarak bebek kilo alır ve vücut oranları değişir. Akciğerler henüz tamamen matur olmasa da ritmik nefes alıp-verme hareketlerine devam eder. Kemik gelişimi tamamlanmasına rağmen kemikler hala yumuşaktır. Yirmi dokuzuncu hafta civarında beyin soluk alıp-verme hareketlerini ve vücut ısısını kontrol etmeye başlar. Bebek bir taraftan diğerine dönebilir. Işık, ses, koku ve tatlara daha duyarlı hale gelir. Otuzuncu hafta civarında göz hareketleri hızlanır ve çeşitlenir, gözyaşı üretimi başlar. Kemik iliği kırmızı kan hücrelerinin (eritrosit) üretimine başlar. Bu haftadan sonra kemiklerde sertleşmeyi sağlayan kalsiyum, demir ve fosfor kemiklerde birikmeye başlar. Bebeğin ağırlığı 1500 gram kadardır. Bu dönemde akciğerler hariç tüm organlar gelişimlerini tamamlamıştır.
Otuz üç-otuz altıncı gebelik haftası
Bu haftalarda fetüs doğuma hazırlık için kafa aşağı gelecek şekilde karnın alt kısmına doğru yer değiştirir. Beyin ve sinir sistemindeki hızlı gelişme devam eder. Hızlı kilo artışı sürer. Lanugo tüyleri kaybolur ve cilt daha gergin ve mat hale gelir; böylece yeni doğan bir bebeğe daha çok benzer. Göz kırpma refleksi başlar. Otuz dördüncü haftada bebeğin ağırlığı 2100 gram kadardır. Bu haftadan sonra kol ve bacaklardaki hızlı yağ birikimine bağlı olarak vücut ısısını daha iyi kontrol edebilir. Otuz altıncı haftadan sonra bebeğin doğum kanalına doğru yer değiştirmesi sebebiyle annenin nefes alıp vermesinde rahatlama ama yürümesinde zorlaşma olabilir.
Otuz yedinci-kırkıncı gebelik haftası
Otuz yedinci haftada bebeğin ağırlığı 2800 gram kadardır. Otuz sekizinci haftadan sonra bebek doğum için artık hazırdır. Bebeğin bağırsak hareketlerine bağlı oluşan ve doğumdaki ilk dışkısına verilen ad olan “mekonyum” bağırsaklarda birikir. Bu dönemde bebek tüm rahmi doldurduğu için hareketlerinde azalma görülebilir. Her iki cinste de küçük meme tomurcukları belirir. Bu dönemde akciğerler hariç tüm organlar gelişimlerini tamamlamıştır, akciğer gelişimi doğumla tamamlanır.
DOĞUM EYLEMİ
Normalde doğum, gebeliğin 38-40. haftaları arasında olur. Gebelerin %10’unda ise daha erken gebelik haftalarında doğum başlayabilir. Sezaryen hastanın isteği veya doktorun yönlendirilmesi ile yapılacak ise veya daha önce sezaryen ile doğum yapmış olan bir gebeye tekrar sezaryen yapılacaksa işlem 38-39. haftalar arasında planlanır. Sezaryen planlanan gebeler bir gece önce saat 24:00’den itibaren herhangi birşey yememeli ve içmemelidir.
Doğumunuzun yaklaştığını gösteren 6 belirti:
Rahatlama: Bebeğin karnınızın alt kısmına (pelvis) doğru yer değiştirmesi ile diaframınız üzerindeki basınç azalır ve daha kolay nefes alabilir hale gelirsiniz. Ancak bu kez idrar kesesi üzerindeki basınç artışına bağlı olarak tuvalete gitme ihtiyacı artabilir.
Nişan gelmesi: Gebelik boyunca rahim ağzını kapatan kalın mukus tabakası rahim içine bakterilerin girişini engeller. Doğuma yaklaştıkça rahim ağzındaki incelme ve gevşemeye bağlı olarak bu mukus tabakası atılır. Bu olay tüm gebelerde görülmeyebilir; genellikle kanlı koyu kıvamlı bir akıntı şeklindedir ve doğum eyleminin başlamasından dakikalar, saatler ya da günler önce atılabilir.
Su gelmesi: Bazı gebelerde amniotik kesenin doğum eyleminden önce yırtılması sonucu genellikle az miktarda su vajenden dışarı doğru akar. On kadından birinde ise yoğun miktarda su boşalabilir. Özellikle gebeliğin son dönemlerinde idrar kaçırmaya sık rastlandığından gelen sıvının amnion sıvısı mı idrar mı olduğunun kesinleştirilmesi için doktorunuza başvurmanız gerekir.
Çünkü membranların erken yırtılması halinde rahim içi enfeksiyon gelişme riski artabilir.
Doğum ağrıları: Gebeliğin son aylarında görülen düzensiz aralıklarla gelen, alt karın ve kasıkta hissedilen, şiddeti değişken, karında sertleşme ile birlikte olan, pozisyon değişikliği ile azalan ya da kaybolan, kısa süreli kasılmalar yalancı doğum ağrıları olarak bilinir. Doğuma yaklaştıkça yalancı doğum ağrıları yerini gerçek doğum ağrıları denen daha şiddetli, sırtın alt kısmından başlayıp karna yayılan ve karında sertleşmenin eşlik ettiği, daha uzun süren (30-60 saniye), düzenli aralıklarla gelen, dinlenmekle geçmeyen, aralıkları ve şiddeti giderek artan kasılmalara bırakır. Beş dakikada bir gelen ve 1 dakikadan uzun süren kasılmalar ya da su gelmesi halinde doktorunuza başvurmanız önerilir.
Rahim ağzında incelme: Gebeliğin son ayında rahim ağzı incelmeye başlar. Doktorunuz bu durumu kontrole gittiğinizde vajinal muayene ile anlayabilir ve yüzde olarak ifade eder. Rahim ağzındaki incelme, rahim ağzının daha kolay genişlemesine olanak tanır. Gebeliğin son iki ayında hissettiğiniz, yalancı doğum ağrıları da denen kısa süreli, şiddeti az kasılmalar incelmede rol oynar.
Rahim ağzında genişleme: Gebeliğin son aylarında rahim ağzında genişleme başlar. Doktorunuz bu durumu vajinal muayene ile anlar ve cm olarak ifade eder. Doğumun gerçekleşebilmesi için rahim ağzında tam genişleme (10 cm) ve tam incelme (%100) olması gerekir.
Gebeliğin son zamanlarında bebek hareketlerinin bir miktar azalması normal kabul edilir. Ancak bebek hareketlerinde belirgin azalma varsa (saatte 10’dan az) veya bebek hiç hareket etmiyorsa mutlaka doktorunuza başvurunuz.
GEBELİĞİN 3 AYLIK DÖNEMLERLE İNCELENMESİ
İLK ÜÇ AYLIK DÖNEM
İlk üç aylık dönem, vücudumuzda önemli değişikliklerin olduğu dönemdir. Kişi bu dönemde gebeliğin ilk heyecanını yaşarken bazı sorunlarla da karşı karşıya kalır.
- A) FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER
Gebeliğinizin başlangıcında fiziksel değişiklikler sizi rahatsız etse de, sağlığınızı veya bebeğin sağlığını tehlikeye sokmaz. Her gebelik kendi içinde ele alınır. Siz aşağıda yazılan sorunların hepsi ile veya bazısı ile karşılaşabilirsiniz ya da hiç karşılaşmayabilirsiniz. Belirtilerin ne olduğunu ve kendinizi rahat hissetmek için bunlara karşı ne yapacağınızı bilirseniz gebeliğiniz o kadar rahat geçecektir.
Yorgunluk
Sebebi Nedir?
Gebeliğin başlangıcında kadınların çoğu normalden daha fazla yorgundur. Bu duygu çok iyi anlaşılabilir bir durumdur. Çünkü, vücudunuzun yapması gereken çok işi vardır. Gebeliğin ilk haftalarında, vücudunuz bebeğe besinleri taşıyabilmek için daha fazla kan üretir. Bu artmış kanı göndermek için kalbiniz daha fazla çalışır ve nabız dakikada 10-15 kadar daha fazla atar. Bu dönemde yorgunluk hissedeceğiniz fiziksel değişikliklere ek olarak yeni duygular ve düşüncelerle de karşı karşıyasınızdır. Gebeliğiniz planlı olsun veya olmasın bu dönemde biraz duygusal sıkıntınız olacaktır. Bebeğinizin sağlıklı olup olmayacağı endişesi olacak ve nasıl anne olacağınız konusunda içinizde karmaşık duygular olacaktır.
Ne Yapabilirim?
Dinlenin: İhtiyacınız olduğu kadar dinlenin. İyi yeme ile birlikte sigara içme ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan kurtulmanın yanısıra mümkün olduğunca daha fazla dinlenmek için yollar bulmalısınız.
Gün içinde arasıra şekerleme yapın. Bacaklarınızı yukarı kaldırarak dinlenme sayesinde enerjinizi yeniden kazanırsınız.
Gün içinde şekerleme yapamazsanız, hemen iş sonrası veya akşam yemeği öncesi yapabilirsiniz. Eşiniz veya çocuklarınız size ellerinden geldiğince yardımcı olsunlar.
Ayrıca yatmadan birkaç saat önce su içmeyi keserseniz, geceleyin tuvalet için çok kereler kalkmak zorunda kalmazsınız.
Egzersiz yapın: Enerji düzeyinizi artırmanın en iyi yolu egzersiz yapmaktır. Hergün 30 dakika yürümek gibi orta düzeyde bir egzersiz bile kendinizi enerji dolu hissetmenize neden olur.
Doğru yemek yiyin: Doğru yemek yeme, her zamankinden daha önemlidir. Gebeliğin başlangıcında doğal olan yorgunluk, yeterli demir veya protein takviyesi almıyorsanız şiddetlenebilir.
Bulantı ve Kusma
Sebebi Nedir?
Gebeliğin erken döneminde bulantı ve kusma ile ilgili bir teori, bunun nedeninin plasenta ve fetüste salgılanan hormon değişikliklerine bağlı olduğu şeklindedir. Bunda mide-bağırsak sistemindeki değişiklikler de bir parça rol oynayabilir. Mide gebelik hormonlarının etkisi ile daha yavaş boşalır. Bulantı ve kusma ayrıca, duygusal stres ve yorgunlukla artabilir.
Buna ‚ “gündüz hastalığı” dense de, gebeliğin erken dönemindeki bulantı-kusma günün herhangi bir zamanında oluşabilir. Bu belirti gebelerin %70’ini etkilemektedir. İlk gebelikte, genç kadınlarda ve ikiz gebeliklerde bulantı daha şiddetli olabilir. 4-8 haftalıkken başlar ve 14-16 haftalıkta azalır. Fakat bazı kadınlarda bulantı ve kusma 3. aydan sonra başlayabilir ve bazı kadınlarda ise tüm gebelikleri süresince bulantı devam eder.
Ne Yapabilirim?
Yeme alışkanlıklarınızı değiştirin: Gün içinde daha sık ve küçük öğünler şeklinde yemek bulantıyı azaltır. Yemekler sırasında az sıvı almak da iyileşmeye yardımcı olur. Bunları yapmanın amacı mideyi tamamen boş veya tamamen dolu tutmaktan kaçınmaktır. Çünkü her iki durum da bulantıyı daha kötü yapabilir.
Gündüz atıştırmaları yapın: İlk kalktığınız zaman bulantınız kötü ise yataktan çıkmadan önce demli olmayan bir çay için. Yatağın başında galeta, kraker gibi kuru şeyler bulundurun.
Hoş olmayan koku ve yiyeceklerden kaçının: Birçok kadın, gebelikleri sırasında bazı koku ve yiyecekleri hoş bulmazlar. Mümkün olduğunca bu tür yiyecek ve kokulardan kaçının.
Diğer olası yardımlar: Bulantınızı antiasid ilaç kullanımı hafifletebilir. Fakat, doktorunuza danışmadan ilaç almayınız. Çünkü bazı antiasidler vücutta sıvı tutarlar. Bulantınızın hafiflemesine B6 vitamini de yardımcı olabilir.
İdrara Sık Çıkma
Sebebi Nedir ?
İlk üç ayda uterusun (rahim) büyüyen hacmi ile birlikte böbreklerin etkili fonksiyonları size idrara çıkma hissi verir. Ayrıca hapşırırken, öksürürken ve gülerken de idrar kaçırabilirsiniz. Bunun nedeni, büyüyen uterusun idrar torbasına yaptığı baskı sonucudur. 4. ayda uterus kasık bölgesine doğru yayıldığından dolayı, mesaneye olan basınç o kadar fazla olmaz.
Ne Yapabilirim ?
Yatmadan birkaç saat önce su içmeyi keserseniz, gece boyunca daha az kalkarsınız ve gece boyunca daha iyi uyursunuz. Fakat aksi olmadıkça gebelik süresince sıvı alımını kesmek iyi bir fikir değildir.
İhtiyaç hissettiğiniz her an idrarınızı yapın. İdrarınızı tutmak, idrar torbasının tam olarak boşalamamasına neden olur ve bu, idrar yolları enfeksiyonuna yol açar. İdrar yaparken öne doğru eğilmek ise idrar torbanızın tam olarak boşalmasına yardımcı olur.
Göğüs Hassasiyeti
Sebebi Nedir ?
Östrojen ve progesteron adı verilen dişilik hormonlarının artmış üretimi gebe kadının göğüslerindeki değişikliklerin temel nedenidir. Gebeliğin ilk birkaç haftasında göğüslerinizde hafif değişiklikler hissedebilirsiniz, bunlar ağrılı olabilir.
Ne Yapabilirim ?
Göğüslerinizi iyi destekleyen sütyen ağrıyı azaltabilir. Ayrıca, geceleyin göğüsleriniz sizi rahatsız ediyorsa, uyurken de sütyen takınız.
Baş Ağrısı ve Kendini İyi Hissetmeme
Sebebi Nedir ?
Gebeliğin erken döneminde görülen baş ağrıları birçok kadını rahatsız etmektedir. Nedeni belli değildir, fakat gebeliğin erken döneminde görülen diğer rahatsızlıklar gibi, hormon düzeyinizdeki ve kan dolaşımındaki değişiklikler neden olabilir. Diğer olası nedenler stres ve yorgunluktur. Gebe kaldığınızı öğrenir öğrenmez kafeini azaltırsanız veya tümden keserseniz, bu değişiklikler birkaç gün sizde baş ağrısı yapabilir.
Kendini iyi hissetmeme, gebe kadınlarda sık görülür ve gebelik sırasında görülen dolaşım değişiklikleri sonucu olabilir.
Stres, yorgunluk ve açlık da kendini iyi hissetmeme ve bayılmanın nedeni olabilir. Kendini iyi hissetmeme şiddetli ise ve karın ağrısı veya vajinal kanama ile birlikte ise ciddi bir neden olan bebeğin uterus (rahim) dışında başka bir yere yerleşmesinden şüphelenebilir. Bu gibi durumlarda hemen doktorunuza danışınız.
Ne Yapabilirim ?
Sinüs baş ağrıları yüzün ön tarafı ve kenarlarına, burun çevresine, gözlere sıcak kompres uygulama ile azalabilir.
Gerilme baş ağrılarında ise boynun arkasına soğuk kompres koyunuz.
Gevşeme egzersizleri, baş ağrınızı azaltmanın yanısıra kendinizi çok iyi hissetmenize neden olur. Bu egzersizleri gözünüzü kapatıp sakin, güzel bir yer düşünerek yapın. İyi yemek yeme ve iyi dinlenme ile egzersiz de çok önemlidir.
Söylemesi çok kolaydır ama yaşamınızdaki stresi azaltmak gebeliğinizin ilk dönemleri ile geri kalanını kolay geçirmenizi sağlayacaktır.
Ağrı kesici kullanmadan önce mutlaka doktorunuza danışın.
Hafif sersemlik durumlarını yattığınız yerden veya oturduğunuz yerden yavaş kalkarak azaltabilirsiniz.
Kilo Artışı
Gebelik boyunca toplam 11-14 kilo kazanmanıza rağmen, bunun yalnızca çok küçük bir oranını ilk üç ayda kazanırsınız. İlk üç ayda normal kilo artışı yalnızca 1 kilodur.
B) SIK GÖRÜLEN BELİRTİLER
Gebeliğin erken döneminde birçok kadın kendini rahatsız eden belirtilerden şikayetçidir. Bunlar genelde endişe edilecek problemler değildir, fakat hangi belirtilerin doktora başvuracak durumlar olduğunu bilmelisiniz.
Nokta Şekilnde Kanama (Lekelenme) veya Kanama
Sebebi Nedir?
İlk üç ayda görülen vajinal kanama sık görülen bir olay değildir. Her 4-5 kadından birinde oluşur. Kanamanın şiddeti, süresi ve devamlı olup olmadığı belirlenmelidir.
Ne Yapabilirim?
Kanama herhangi bir problemin varlığını gösterebilir. Bu nedenle kanama olduğunda doktorunuza başvurunuz.
Kasık Ağrısı
Sebebi Nedir?
İlk gebe kaldığınızda kasıklarınızda, kalça ve belinizde ağrı hissi ile karşı karşıya kalabilirsiniz. Rahim genişlerken, onu tutan elastik dokular bu gelişmeye ayak uydurabilmek için gerilirler. Bu gerilme sonucunda ağrı görülür. Rahatsızlık verici olsa da, endişelenmenize gerek yoktur. Ilık bir banyo gevşemenize ve sancılarınızın hafiflemesine yardımcı olur. Ayrıca, dinlenme egzersizleri ile de rahatlayabilirsiniz.
Ne Yapabilirim ?
Ağrı; şiddetli, sürekli ve ateşle birlikteyse hemen doktorunuzu arayın.
BEBEKLE İLGİLİ ÖNEMLİ NOKTALAR
- Bebeğinizin tüm önemli yapıları ve organ sistemleri ilk üç ayda oluşur. Daha sonraki dönemde ise bunlar büyüyüp gelişirler ve bebeğinizde kilo artışı görülür.
- İlk üç ayın sonunda, bebek ortalama 7 cm uzunluğunda ve 28 gram ağırlığındadır. Bazı organ sistemleri oluşmuş ve hatta çalışmaya başlamıştır.
- Kalp yaklaşık 26. günden itibaren atmaya başlar.
- Üreme organları gelişmiştir fakat bebeğin cinsiyeti tam olarak anlaşılamaz.
- İlk kemik hücreleri oluşur.
- El ve ayak parmakları oluşmuştur ve tırnakların oluşması başlamıştır.
- Dolaşım ve solunum sistemleri çalışmaktadır.
- Karaciğer safra yapmaktadır ve böbrekler idrar torbasına idrar salgılamaktadır.
- Bebek ilk üç aylık dönemde hareket etmeye başlamıştır.
İKİNCİ ÜÇ AYLIK DÖNEM
İkinci üç aylık dönem gebeliğin 13. haftası ile 27. haftası arasındaki dönemdir. “Altın dönem‘‘ olarak da adlandırılan bu dönemde gebeliğin başlangıcındaki yan etkiler azalmış buna karşın son üç aydaki rahatsızlıklar ise henüz başlamamıştır. Bu dönemde bulantınız azalmıştır, uykularınız düzelmiştir ve enerjiniz yerine gelmiştir. Ayrıca, bu dönemde bebeğiniz size gerçek gibi gelmeye başlamıştır. 12 haftalıkken doktorunuz bebeğin kalp atışlarını duyabilir ve 16-20. haftalar arasında bebeğin ilk hareketlerini hissedebilirsiniz. 4-5. aylarda artık karnınız yavaş yavaş belirmeye başlamıştır. Gardrobunuzu değiştirmenin, gelen bebeğiniz için evde planlar yapmanın zamanı gelmiştir. İkinci üç aylık dönem bu kadar problemsiz bir dönem değildir. Yeni belirtiler bu dönemde de sık görülür. Hangi belirtilerin normal olduğunu okudukça göreceksiniz.
FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER
Ağrılar ve Yanmalar
İkinci üç aylık dönemde uterusun genişliğinde hızlı artışı fark edeceksiniz. 27. haftanın sonunda bebek 12 haftalıktakinden 4 kat daha büyük olacaktır. Uterus büyürken, vücudunuzun içinde o bölümde olan diğer organlar normal yerlerinden birazcık uzaklaşacaklardır. Bu nedenle bu organları tutan kas ve liflerde aşırı gerilme olacaktır. Bütün bu büyüme ve gerilme anne adayını rahatsız edebilir. Bu dönemde görülen ağrı ve yanmaların esas nedeni uterusun ağırlığı ve genişliğindeki artış ve gebelik hormonlarıdır.
Sırt Ağrısı
Sebebi Nedir?
Gebelik sırasında kalça bölgenizdeki kemiklerin arasındaki eklemler yumuşayıp gevşerler. Bunlar doğum sırasında bebeğin bu bölgeden geçebilmesi için bir hazırlıktır. Bu dönemde, uterusunuzun ağırlığı artar ve ağırlık merkezinin yeri değişir. Bunun sonucu olarak zamanla ve belki hiç farkında olmadan, vücut şekliniz değişir. Ağırlık merkezindeki değişiklikleri kompanse etmek için yapılan bu değişiklikler de sırt ağrılarına neden olur. Sırt ağrısına neden olan bir başka faktör ise karın bölgesindeki kasların hafif de olsa ayrılmasıdır.
Ne Yapabilirim ?
- Sırt ağrısını azaltmak için; oturmanıza, kalkmanıza ve yürümenize dikkat etmelisiniz.
- Doğru duruş egzersizleri yapın, omuzlarınız geride durun.
- Uzun süre ayakta kalacaksanız, bir ayağınızı yerden fazla yüksekte olmayan iskemleye dayayın.
- Bacaklarınız hafif yukarıda oturun ve bacak bacak üzerine atmayın.
- Ağırlığı doğru kaldırın. Dizlerinizin üzerine oturun ve ağırlığı beliniz dik olacak şekilde kalçanızı (sırtınızı değil) yukarı kaldırarak alın.
- Ani yakalama hareketleri yapmayın veya kolunuzu aniden başınızın üzerine kaldırmayın.
- Yatarken veya dinlenirken dizleriniz ve kalçalarınız kıvrılı şekilde, bir tarafa bakacak şekilde yatın. Dizlerinizin arasına ve karnınızın altına minder yerleştirin. Bu pozisyon alt sırt bölgesindeki basıncı ortadan kaldıracaktır.
- Karın bölgenizdeki kasları güçlendirmek için yapılan egzersizler sırt ağrısının azalmasına yardımcı olacaktır.
Karın Ağrıları
Sebebi Nedir?
İkinci dönemde alt karın bölgesindeki ağrıların nedeni, genişleyen uterusun çevresindeki kasların ve liflerin gerilmesidir. Bu nedenle karın bölgesindeki ağrı bebeğiniz ve sizin için bir tehdit oluşturmasa da, bu ağrıyı doktorunuza söyleyin çünkü bu ağrının nedeni uterus dışına yerleşmiş gebelik veya erken doğum başlangıcı olabilir.
Daha önceden karın bölgesine uygulanan bir ameliyat geçirmişseniz ağrının nedeni buradaki yapışıklıkların gerilmesi olabilir. Gebelik sırasında bazen apendiks iltihabı veya safra kesesi taşları ağrısı farklı yerlerde oluşur. Bu ağrının farklı yerde oluşmasının nedeni büyüyen uterusun diğer organları bulundukları yerden başka tarafa itmesidir.
Ne Yapabilirim ?
Karın ağrısı çok şiddetli ise, oturma veya yatma rahatlatabilir.
Dinlenme egzersizleri ve sıcak banyo rahatlatabilir. Ağrı sürekli ise doktorunuzu arayın.
Bacak Krampları
Sebebi Nedir?
Bacaklarda kramplar 3. aydan sonra sık görülür. Genellikle geceleri oluşur ve bazen uyandıracak kadar şiddetlidir. Bacak kramplarının gerçek nedeni belli değildir. Fakat kalsiyum alımındaki yetersizlik, yorgunluk veya sinirler üzerine uterusun yaptığı basınç ağrıya neden olabilir.
Ne Yapabilirim ?
Bacak krampları sizi çok rahatsız ederse, kalça kaslarınızı gerici egzersizler yapın.
Uzun süre oturmaktan veya uzun süre yürümekten kaçının.
Eğer kramp girerse, dizinizi gererek ayağınızı hafifçe yukarı kaldırın.
O bölgeye sıcak uygulamalar rahatlatıcı olabilir.
Mide Yanmaları
Sebebi Nedir?
Mide yanmasının nedeni, mide içeriğinin yemek borusuna doğru geri kaçmasından oluşur. Bu meydana geldiğinde, mide asitleri yemek borusunu tahriş eder.
Gebelikte mide yanmasına sebep olan birçok durum vardır. En önemli nedeni, büyüyen uterusun yukarı doğru mideyi sıkıştırmasıdır. Diğer bir neden, sindirim sistemimizin çalışmasının hormonların etkisi altında yavaşlamasıdır. Yemek borusunda dalga şeklinde hareketlerle ilerleyen yiyeceklerin gidişi gebelik sırasında yavaşlamaktadır. Midenizin boşalması gecikmekte ve yiyecekler sindirim siteminden daha yavaş boşalmaktadır. Bu genel yavaşlama şu nedenle oluşur: yiyecekler emilirken daha uzun süre geçecek ve bu şekilde bebeğe daha fazla besin ulaşacaktır. Fakat, bu durum hazımsızlık ve şişkinliğe yol açar.
Ne Yapabilirim?
- Bulantı ve kusmayı önlemek için ilk üç ayda yaptığınız şeyler mide yanmanızı da önleyecektir. Örneğin, sık ve küçük öğünlerde yemek yiyin ve midenizi doldurmayın.
- Mide yanmanızı artıran hareketler ve pozisyonlardan kaçının (ani öne eğilmeler vs.).
- Bir şeyi kaldırırken dizlerinizin üstüne çökün.
- Sırtüstü yatmaktan kaçının ve kendinizi minderlerle destekleyin.
- Mide yanmanız çok fazla ise doktorunuz size antiasid yazabilir, fakat doktorunuza danışmadan antiasid almayınız. Çünkü, bazı antiasidler vücutta su tutarlar.
- Yağlı ve baharatlı gıdalardan ve özellikle kızartma türü yiyeceklerden uzak durun. Fazla miktarda çay, kahve ve çikolatadan sakının.
Cilt Değişiklikleri
Cilt Kararması
Sebebi Nedir?
Gebelik sırasında vücudunuzda görev yapan hormonlar cildinizde belirli değişikliklere neden olur. Bunlardan sen sık görüleni, kadınların yaklaşık %90‘ında karşılaşılan cilt kararmasıdır. Bu belirti, esmer kadınlarda daha belirgindir. Gerçek nedeni belli değildir fakat artmış östrojen düzeyleri bununla ilişkili olabilir.
Gebelik sırasında cilt kararması; göğüs uçları, kasık bölgesi ve göbek çevresinde belirgindir ayrıca koltuk altları ve kalçanın iç tarafında da belirebilir. Bazı gebelerde ayrıca yüzde de hafif cilt kararması oluşabilir.
Ne Yapabilirim?
Gebelik sırasında cilt kararması güneş ışığı veya diğer ultraviole ışıklarla daha da kötüleşebilir. Bu durumda fazla güneşe maruz kalmayın. Dışarıda olduğunuz zaman vücudunuzu en az 15 koruma faktörlü bir güneş kremi ile koruyun. Hava güneşli de olsa, bulutlu da olsa her zaman zararlı güneş ışınlarının vücudunuza gelebileceğini unutmayın! Cilt kararması doğumdan sonra her zaman kaybolur.
Diğer Cilt Değişiklikleri
- Aşağıda yazılı olanlar doğumdan sonra sıklıkla kaybolan cilt değişiklikleridir.
- Gebelik sırasında görülen avuç içi kızarıklığı ile avuç içi ve ayak tabanı kaşıntısı nemlendirici kremler kullanılarak azaltılabilir.
- Benlerin sayısı çok artabilir, fakat gebelik sırasında oluşanlar cilt kanserinde oluşanların tipinde değildir (emin olmak için doktorunuza gösteriniz).
- Tırnaklar kırılgan ve yumuşak olabilir. Oje kullanmak bu durumu daha da kötüleştirebilir. Ellerinizi olduğu gibi tırnaklarınızı da losyonla nemlendirin ve deterjanla çalışırken kesinlikle eldiven giyin.
Kabızlık
Sebebi Nedir?
Kabızlık, gebelikte görülen en sık ve en rahatsız verici durumlardan biridir. Kabızlığın nedeni sindirim sisteminin genel olarak yavaşlaması ve büyüyen uterusun alt bağırsaklara yaptığı baskıdır. Kabızlık ayrıca gebeliğin son dönemlerinde hemoroid (basur) oluşumunu artırır.
Ne Yapabilirim ?
- Bu problemle baş etmenin en önemli yolu diyetinizi düzenlemektir.
- Liften zengin yiyecekler ve fazla sıvı alma kabızlığı önler veya hafifletirler. Her türlü çiğ sebze, meyve ve her türlü et yemeği yiyebilirsiniz.
- Meyve ve sebzeler ihtiyacınız olan lifi almanızı sağlar.
- Meyve suları da kabızlığı azaltırlar. Kuru kayısı, kuru erik, kuru incir kompostoları içebilirsiniz.
- Sabah kahvaltınızdan önce bir bardak şekerli ılık su (bir çay kaşığı yağ ilave edilmiş su) içiniz.
- Yaptığınız egzersizi artırmanız da bu probleme çözüm olabilir.
- Günlük yürüyüşlerinizi biraz artırmanız etkili olabilir.
- Bu dönemde de doktorunuza danışmadan müshil ya da benzeri etkili ilaçlar almayınız .
Anemi (Kansızlık)
Bebeğin gebelik sırasında artan ihtiyaçları vücudunuzun demir gereksinimini fazlalaştırır. Demir, alyuvarların yapımında rol oynayan çok önemli bir elementtir. Gebelik öncesinde günlük demir ihtiyacınız 15 mg kadarken şimdi bunun 2 katına ihtiyacınız vardır: 30 mg diğer kadınlar gibi gebelik sırasında bu kadar fazla demiri temin edecek yeterli demir deponuz yoktur ve artmış demir ihtiyacınızı besinlerden aldığınız demir ile karşılaşmanız da mümkün değildir.
Sebebi Nedir?
Gebelik sırasında kan hacminiz yaklaşık %45 oranında artar. Vücudunuzda yeterince demir yoksa artmış alyuvar üretimindeki ihtiyacı karşılayamaz ve bunun sonucunda anemi gelişir. Gebe kadınlarda anemi, yorgunluk ve strese yol açar ve annenin hastalıklara daha çabuk yakalanmasına neden olur.
Aneminin Belirtileri:
- Yorgunluk ve güçsüzlük,
- Solukluk,
- Nefesten kesilme,
- Çarpıntı,
- Sersemlik, baş dönmesi.
Ne Yapabilirim ?
Aneminin tek tedavisi demir almaktır. Bu yüzden gebeliğin 2. döneminden itibaren muhakkak her gebe ilave olarak demir almalıdır.
Kilo Artışı
Bu ikinci üç aylık dönemde ne kadar kilo alırsınız? Kilo artışı biraz da gebelikten önceki ağırlığınıza bağlıdır fakat ilk üç aydan sonra haftada 400-500 gram almanız normaldir.
Gebeliğin 26. haftasında bebeğin boyu yaklaşık 23 cm ve ağırlığı 670 gramdır. 28 haftalıkken bebek gözlerini açar-kapar ve düzenli aralarla uyur-uyanır. Bu dönemde boyu 25 cm ve ağırlığı 900 gramdır.
Bebeğinizin hereketlerini hissetmeye başlamanızdan itibaren, bebeğiniz de sizi duyabilmeye başlamaktadır. İşitme en iyi 24. haftada başlamaktadır. Bu dönemde bebeğiniz dışardan gelen seslere cevap verir. Şimdi bebeğiniz sizin sesinizi duymaktadır. Ve doğumdan sonra sizi tanıması muhtemeldir. Rahmin içindeki ortam çok sessizdir fakat bebeğiniz kalbinizin atışlarını, damarlar içindeki kanın akışını ve midenizin seslerini duymaktadır.
Bebeğin diğer duyu organları da bu dönemde gelişmektedir. 16. haftadan başlayarak bebeğiniz ışığa hassas duruma gelmektedir ve 29. haftada gözünü açarak parlak ve sürekli yanan ışığın kaynağını bulmaya çalışır.
BEBEKLE İLGİLİ ÖNEMLİ NOKTALAR
Bebeğin Hareketlerini Hissetmek
Bebeğin hareketlerini yaklaşık 20. haftada hissedersiniz. Bu dönemde hareketler biraz düzensizdir. Daha sonra yavaş yavaş düzenli hale gelir. En aktif olduğu zaman 27. ve 32. haftalardır. Bebeğinizin hareketleri arttığında, gebeliğiniz sizin gözünüze daha gerçekmiş gibi gelecektir. İlk 3 aylık dönemde gebeliği size hatırlatan bulantı veya diğer belirtilerdir. Fakat bu dönemde çok daha hoş bir duygu gebeliği size hatırlatmaktadır: bebeğin hareketleri. Zaman geçtikçe eşinizde karnınızın üstünde bebeğin hareketlerini hisseder.
SIK GÖRÜLEN BELİRTİLER
Vajinal Akıntı ve Enfeksiyonlar
Birçok kadın bu dönemde ilk döneme göre daha kolay ve daha rahat hissetmesine rağmen, bu dönem yeni fiziksel yan etki ve diğer belirtileri de beraberinde getirir. Potansiyel problemleri tanımlamak ve ne zaman doktorunuza danışacağınızı bilmek ilk dönemde olduğu gibi çok önemlidir.
Sebebi Nedir?
Birçok kadının gebelik sırasında vajinal akıntıları artmaktadır. Bunun sebebi üreme organlarındaki bezlerden salgılanan hormonların etkisiyle mukus üretiminin artmasıdır. Gebe kadında görülen normal vajinal akıntı, beyaz renktedir, ince kıvamlıdır ve hafif bir kokusu vardır. Yüksek asit ortamı sayesinde potansiyel olarak zararlı bakterilerin üremesine izin vermez. Normalde vajinada denge halinde birçok organizma yaşamaktadır. Bu denge; stres, hastalık, vajinaya tatbik edilen duş, antibiyotik gibi ilaçalar veya gebelik hormonları ile bozulduğunda, bir organizma diğerlerinden daha hızlı çoğalır ve vajinal enfeksiyona neden olur.
Yeşil ve sarı renkte çoğu kez kokulu bir akıntınız varsa, kasık bölgeniz kızarmış ve kaşınıyorsa vajina enfeksiyonuna yakalanmışsınız demektir. Bu gebelik sırasında hormon değişiklikleri nedeniyle sık görülür.
Ne Yapabilirim ?
- Vajina ve kasık bölgenizi mümkün olduğunca temiz ve kuru tutun. Vajinanın içini sabunla yıkamak oradaki asit dengesini bozacağından mantar enfeksiyonu riskini artırır.
- Rahat, bol giysiler giyin ve sentetik giysiler giymekten kaçının.
- Pamuklu iç çamaşırlarını tercih edin.
- Vajina enfeksiyonuna yakalanırsanız, doktorunuza eşinizin de tedavi olup olamayacağını sorun.
Aşerme
Birçok kadının gebelik sırasında belirli yiyeceklere karşı çok fazla istekleri olur. Özellikle ilk üç ayda, gebelikteki hormon değişikliklerine bağlı olarak iştahınızda değişiklikler olmuştur. 2. dönemde hala bazı yiyeceklerin tadını beğenmeme veya bazı yiyecekleri aşerme devam eder. Sağlıklı yiyecekler yemeye devam ettiğiniz sürece bu değişikliklerin pek bir önemi yoktur. Nadiren, bazı kadınların gebelikleri sırasında yiyecek olmayan maddelere karşı aşermeleri olur. Bunlar zararsız olanlardan, çok zararlı olanlara doğru değişir.
- Kil,
- Çamaşır kolası,
- Kabartma tozu,
- Buz.
Bu olağandışı duruma‚ “pika‘‘ adı verilir. Bunun nedeni belli değildir. Bunun sonucunda bazen demir eksikliği gelişebilir. Bu gibi şeyleri yeme çoğunlukla zararlı olmayabilir, fakat bazı maddeler sindirim sistemi problemlerine yol açabilir. Kil, parazit içerebilir. Yiyecek olmayan bir maddeyi aşeriyorsanız, doktorunuza bildiriniz.
ÜÇÜNCÜ ÜÇ AYLIK DÖNEM
Üçüncü dönem, gebeliğin 28. haftasından başlar ve doğumda biter. Bu dönemde doğumun ne zaman başlayacağını ve nasıl sonuçlanacağını düşünmeye başlayabilirsiniz. Bu dönemde bebeğinizin sağlıklı olup olmayacağı konusundaki endişeler ve korkularınız anlaşılabilir. Doğuma kadar olan sürenin çabuk geçmesini istersiniz ki hemen çocuğunuza kavuşup onu sevebilesiniz.
Bu bölümde, üçüncü dönemde sıklıkla karşılaşılabilen bazı belirtiler anlatılmıştır.
FİZİKSEL DEĞİŞİKLİKLER
Gebelikten önce uterusun (rahim) ağırlığı yaklaşık 56 gramdır ve 15 mililitreden daha az hacim taşıyabilir. Doğum sırasında ağırlığı yaklaşık 1 kilonun biraz üstündedir ve bebeğinizi, plasentayı ve 1 litre hacmindeki amnion sıvısını taşımaktadır. Gebeliğin sonlarındaki fiziksel belirtilerin hepsi uterustaki bu büyümeden kaynaklanır.
Nefes Nefese Kalma
Sebebi nedir?
Gebeliğin son dönemlerinde sanki yeterince hava almıyormuş gibi gelir. Bunun nedeni akciğerlerin hemen altındaki düz kas tabakasının büyüyen uterusun yaptığı baskı sonucu 4 cm yukarı doğru yükselmesidir. Bu, çok az bir miktar olarak gözükebilir fakat akciğer kapasitesini düşürmek için yeterlidir. Bunun sonucu akciğerlere yeterince hava giremez.
Aynı zamanda, progesteron hormonu, beyindeki solunum merkezi üzerine etki ederek daha derin nefes alıp vermenize neden olur. Sonuç olarak, gebelik sırasında toplam akciğer kapasitesi azalmasına rağmen, gerçekte her nefeste aldığınız hava miktarı hacim olarak artmaktadır.
Kendi rahatsızlığınız dışında, bebeğiniz ile ilgili endişelenmenize gerek yoktur. Genişlemiş dolaşım ve solunum sistemleri sayesinde bebeğiniz yeterince oksijen almaktadır.
Ne Yapabilirim?
Vücut şeklinizi düzeltmek, hem gebelik sırasında hem de sonrasında daha iyi nefes alıp vermenizi sağlar. Oturup kalkarken sırtınızın düzgün ve omuzlarınızın arkada olmasına dikkat edin.
Aerobik türü egzersizler de gebelik sırasında yararlıdır. Bu tür egzersizler, sizin nefes alıp vermenizi düzeltir ve nabız hızını azaltır. Ancak aşırı egzersizden kaçınmalısınız. Gebeliğin son dönemindeki egzersiz programı için doktorunuza danışın. Uyurken minderle destek olacak şekilde yatmak veya bir tarafınıza doğru uzanmak nefes alıp vermenizi kolaylaştırır.
Nefes nefese kalmanız gebeliğin son birkaç haftasında azalır çünkü bu dönemde bebek artık yavaş yavaş aşağı doğru doğum kanalına indiğinden akciğerler üzerine olan basınç kalkmaktadır.
Nefes nefese kalma gebelik sırasında sık görülmesine rağmen, daha ciddi durumlarda hemen doktorunuza danışın.
Diğer Küçük Rahatsızlıklar
Kalça Ağrısı
Sebebi Nedir?
Gebelik sırasında salgılanmaları artmış olan hormonlar kalça kemiği arasındaki eklemlerde gevşemeye yol açar. Bu kemiklerin artmış bükülebilme özelliği sayesinde bebek doğum kanalından rahatlıkla geçer.