Adet Sancısı (Dismenore)
Dismenore, sancılı adet görme anlamına gelmekte olup, en sık karşılaşılan jinekolojik problemler arasındadır. Adet sancısı olan kadınlarda bulantı, baş ağrısı, kabızlık veya ishal gibi şikayetler de görülebilir. Adet ağrısı genelde adetten 1-2 gün öncesinde hafiften başlar ve bazı kadınlarda ise bu ağrı daha şiddetli olabilmektedir. Bu farklılığın temelinde kişisel, hormonal, psikojenik ve metabolik farklılıklar yatabilir.
Dismenore Tanısı Nasıl Konur?
Dismenorenin nedeni ayrıntılı hastalık öyküsü ve muayene ile saptanabilir. Bunun yanı sıra sancıların primer veya altta yatan başka bir patolojiye bağlı olup olmadığını anlamak amacıyla hastaya öncelikli olarak ultrason muayenesi, pap smear ve bazı testler yapılmalıdır.
Dismenore Tedavisi Nasıl Yapılır?
Dismenore tedavisinde, öncelikli olarak kasları gevşeten hormonal tedavi ya da ilaç tedavisi önerilir. Ancak, bazı olgularda cerrahi operasyona gerek duyulabilmektedir. İlaç tedavisi ve kullanımı hakkında pek çok çalışmalar vardır. Sekonder dismenore tedavisi ise altta yatan sebebe yönelik olarak yapılmalıdır.
Dismenore Çeşitleri?
Primer (birincil) ve sekonder (ikincil) olmak üzere iki tip dismenore vardır.
Primer Dismenore; Adet ağrısana sebep olabilecek altta yatan bir neden olmaksızın, sadece adet sırasında sancının sıklıkla görülmesi durumudur. En sık karşılaşılan jinekolojik yakınmalardır. Ergenlik sonrası olguların yaklaşık %50`sinde primer dismenore görülebilmektedir. En sık 10 ila 20`li yaşlarda görülmektedir ve henüz evlenmemiş genç kadınların hastalığı olarak kabul görmektedir. Primer dismenore tanısı koyabilmek için öyküde 3 özellik önemlidir; Bunlardan birincisi; Daima ovulatuar sikluslarda oluşur. İlk başlangıcı genellikle menarştan kısa bir süre sonrasına rastlar. İkincisi; Sancı, menstruasyondan bir kaç saat önce veya menstruasyonla birlikte başlar ve 48 ila 72 saat sürer. Üçüncüsü; Sancı kramp tarzındadır ve özellikle suprapubik bölgede yoğun olup, ağrı bele ve uyluğa doğru yayılabilmektedir. Bu durum ilk adet görmeden sonraki 1-2 yıl içinde başlar ve kırklı yaşlara kadar devam edebilir. Primer dismenorede, rahim, yumurtalık ve diğer organlarda herhangi bir patoloji yoktur. Sancı, genelde adet kanaması ile başlar, bazen de 1-2 gün önce başlayıp adet kanamasının başlaması ile birlikte yoğunlaşır. Ağrı, karnın alt tarafında kramplar veya spazm şeklinde olup, 48-72 saat içerisinde sonlanır. Çoğu kadınlarda ağrı atakları yaşlanmayla azalır, bunun yanında ağrılar doğum sonrasında da azalabilmektedir.
Primer Dismenore Neden Olur?
Adet kanaması esnasında rahim kasılmalar yapar ve endometrium dediğimiz rahim iç tabakasını dışarı atar. Bu esnada, uterusta rahim kasılmalarından sorumlu prostoglandin denen maddeler rahimde salgılanır ve oluşan adet kanaması miktarının minimal düzeyde kalmasını sağlar. Primer Dismenoreli hastalarda rahimde ağrıya ve kasılmaya yol açan neden, prostaglandin maddesinin yapımının artması halinde bazı kadınlarda aşırı reaksiyon göstermesi ile birlikte daha kuvvetli rahim kasılmalarına yol açabilmektedir.
Primer dismenore de tedavi
Primer dismenorenin tedavisi esas olarak medikaldir. En yaygın kulanılan ilaçlar prostoglandin sentetaz inhibitörleridir. Hastaya ağrı kesici şikayeti başlar başlamaz verilmeli ve şikayetler geçinceye kadar devam edilmelidir. Hormonlu spiral de dismenoreye karşı etkili bir yöntemdir. Sancılı adet olmasını önlemek mümkün değil, ancak, kullanılacak bir takım uygulamalarla ve ilaçlarla ağrı minimal düzeyde olabilir. Örnek verecek olursak; Sıcak banyo, ayaklara sıcak havlu gibi uygulamalar hafifletilebilir. Adet öncesinde tuz kısıtlaması ve idrar söktürücü etkisi olan maydanoz, ıhlamur, kuşkonmaz v.s, tüketilmesi özellikle bu dönemde oluşan ödemi azaltmakta ve ödemin meydana getirebileceği rahatsızlıkları giderebilmektedir. Günümüzde oldukça başarılı olarak kullanılan magnezyum preparatları da oldukça iyi sonuçlar vermektedir. Bu ilaç, özellikle adetleri düzenli olan genç kızlarda adetin 7 gününden itibaren başlanır ve adetin ilk 3 günü boyunca devam edilir ve adete sancısız bir şekilde girmek mümkün olabilir.
Sekonder Dismenore; Primer dismenoreye göre daha ileri yaşlarda başlar ve altta yatan bir patolojik durum barındırmaktadır. Primer dismenoreye göre daha az görülür ve herhangi bir dönemde başlayabilmektedir. Sekonder dismenorede sancı, menstrüasyon başlamadan hemen önce başlayabilir ve tüm menstrüel periyod boyunca sürer. Sancılar normal kramplardan daha uzun sürer ve periyod sırasında daha da şiddetlenip menstrüasyon bittikten sonra da devam edebilir. Genellikle pelvisin daha derininde bir sancıdır ve bele kadar yayılabilir.
Sekonder dismenorenin en sık sebeplerinden bazıları endometriozis, kızlık zarının kapalı olması, uterus polipleri, spiral, yapışıklıklar, uterusta septum bulunması, enfeksiyonlar ve myomlardır. Bu hastalara yapılan transvajinal ultrason ile bu nedenler konulabilir. Gerektiğinde ise tomografi veya MR çekilebilir.Endometriozis uterusun iç tabakasının overler ve fallop tüpleri gibi uterus dışı dokularda yer almasıdır. Bu dokular bulundukları yerde aylık hormonal değişikliklere cevap vererek kanar ve dökülür. Uterus ve vajina dışında olan bu kanama özellikle periyod öncesinde olmak üzere, periyod sırasında ve sonrasında da sancıya sebep olabilmektedir. Endometriozis tedavisinde laparoskopi önerilebilir. Rahim dışında büyüyen doku bölgeleri laparoskopi veya ameliyat ile yok edilebilir. Şiddetli olgularda rahim alınabilir, bu tedavide son seçenektir. Myomlar ise, uterus dışında içinde ve duvarında gelişebilen iyi huylu kas tümörleridir. Bu tümörler kanser değildir yalnız alt ağrıya ve şiddetli menstruel kanamaya neden olabilir. Myomlar ağrıya neden olursa rahimi besleyen damarların özel yöntemlerle kanlanmasının durdurulması yöntemi önerilebilir.
Sekonder Dismenorede tedavi: Burda tedavi nedene yönelik olmalıdır, yani dismenoreye yol açan hastalık ilaçlarla ya da cerrahi operasyonla tedavi edilip düzeltilir ve sonrasında ağrı zaten ortadan kalkar. RİA kullanan olgularda ağrının tedavisinde antiprostoglandinler yararlıdır. Özellikle flufenamik asit, ibuprofen ve naproksen’in, RİA’ya bağlı olarak gelişen bu iki ana komplikasyonun tedavisinde etkili oldukları bilinmektedir.